Din aleminin sanal buluşma platformu!
Yeni Sayfa 1

Favorilerime Ekle   Anasayfam Yap

Genel Sunumlar İlköğretim Sunumları İlköğretim ve Lise Sınıfları Ortak Sunumlar Lise Sunumları  
Yeni Sayfa 1
ÇOCUK EĞİTİMİNDE ŞEFKAT VE SORUMLULUK DENGESİ Alim BAYHAN
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (66/Tahrîm, 6)

Kur’ân-ı Kerim’de insana verilen en önemli nimetlerden birisinin “Çocuk” olduğu ve onun insanlar tarafından bir imtihan vesilesi olduğu ifade edilmiştir. (3/Âli İmrân, 14) Ayrıca Yüce Kitabımızda sahip olunan mal ve evladın dünya hayatının süsü olduğu vurgulanarak bu gibi geçici şeylere aşırı meyletmenin insanı Allâh’ı anmaktan alıkoyabileceği belirtilmiş insanların bu konuda uyanık olup kaybedenlerden olmamaları gerektiği tavsiye edilmiştir. Hiç şüphesiz burada insanın çocuklarıyla hiç ilgilenmemesi veya onları göz ardı etmesi kastedilmemekte sadece mala ve evlada aşırı düşkünlüğün Allâh sevgisinin önüne geçmemesi gerektiği vurgulanmaktadır. Yoksa her insanın çocuğunu sevmesi ve ona düşkünlüğü fıtri bir tutum ve aynı zamanda son derece insani bir durumdur. Şunu da ifade edebiliriz ki, ana-baba ve evlat ilişkisi en başta sevgi ve şefkat temeline dayanmaktadır. Anne-babalara: “En değerli varlığınız nedir?” diye sorulsa hiç şüphesiz verecekleri cevap: “Çocuk” olacaktır. Muhakkak ebeveyne kendi canıyla çocuğunun canı arasında tercih etmesi istense hiç şüphesiz çocuğunun canını kendi canına tercih edecektir. Çünkü çocuklar bizim her şeyimiz, geleceğimizin teminatı, gözümüzün nurudur.

Bir insan yaşamını devam ettirebilmesi için havaya ve suya ne kadar muhtaçsa, çocuklar da sevgiye ve şefkate o derece muhtaçtır. Nasıl ki büyükler diğer insanlardan takdir görme ihtiyacı duyarlarsa aynı şekilde çocuklar da büyüklerinden sevgi ve şefkat görmeye ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyacı çok iyi bilen Yüce Allâh, anne-babalara fıtri olarak evlat sevgisi bahşetmiş ve onların fıtratına yerleştirdiği bu şefkat ve merhamet duygusuyla güçsüz ve muhtaç olarak yaratılan çocukları koruma altına almıştır. Zaten böyle olmasaydı ebeveyn her daim kendisine muhtaç olan çocuklarına karşı duyarsız kalacak, bu da onların rezil ve sefil halde kalmasına neden olacak böylelikle neslin devamı ve bekasının temini sağlanamayacaktı. “Kadın ve erkek, çocuk sevgisini de içine alan bir yaratılışla yaratılmışlardır. Çocuk yetiştirme, ona sevgi ve şefkat gösterme, onunla ciddi olarak ilgilenme, yaradılıştan sahip olunan duygular olmasaydı, herhalde anne babalar veya onların yerini tutan yakınlar çocuk yetiştirmenin gerektirdiği sabır ve tahammülü gösteremez, kendi beden ve ruh ihtiyaçlarından fedakârlık ederek onların dertlerini yüklenemez, ihtiyaçlarını karşılayamaz, terbiyeleri ile meşgul olamazlardı.” (Beyza Bilgin, İslam ve Çocuk, s.37). Ancak günümüz dünyasında ruh ve beden ihtiyaçlarından fedakârlık etmek istemeyen yetişkinlerin artması nedeniyle özellikle Batıda nüfus hızla azalmakta ve neslin yok olma tehlikesi Batılı toplum bilimcileri kara kara düşündürmektedir. Bu durum bize Batılıların Yüce Allâh’ın kendilerine bahşettiği fıtri tutumları değiştirmeye yöneldikleri fikrini düşündürtmektedir. Bu yüzden bu durum bizi insandaki bu fıtri duygunun bazı dünyevi çıkar ve zevkler uğruna değiştirilmemesi gerektiği sonucuna götürmektedir.

Anne-babaların çocuklarını her daim kontrol etmeleri ve onların başına gelebilecek her türlü olumsuz ve kötü duruma mani olmaya çalışmaları onlara duydukları sevgi, şefkat ve düşkünlüğün önemli bir tezahürüdür. Evladın, yakınlarının ve komşularının terbiyeli yetişmesini arzu edip onları helake sürükleyecek çirkin davranışlardan kötü amellerden koruma isteği de, şefkat faziletinden doğan bir nevidir. (Kınalızade Ali Efendi, Ahlak-ı Alai, haz: Hüseyin Algül, Tercüman 1001 Temel Eser, İstanbul, s.115). Bu şefkat sayesindedir ki ebeveyn adeta çocuklarının üzerine titrer ve onları kötülüklerden korumak için adeta kendini siper eder. Yüce Allâh Kur’ân-ı Kerim’de: “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” ayetiyle anne-babaların çocuklarını bela ve musibetlere karşı koruma konusundaki sorumluluğunu ortaya koyarak onlara karşı şefkat ve merhametle davranmaları gerektiğine vurgu yapmıştır. Sevgi ve rahmet peygamberi olan Hz. Muhammed de çocuklarına karşı son derece düşkün ve şefkat doluydu. Onun bu özelliğini bize Hz. Enes şu anekdotla anlatmaktadır: “Hz. Peygamberle birlikte Ebu Seyf’in evine gitmiştik ki, çocuğu Allah’ın elçisinin elinde can çekişirken görmüştüm. Allah’ın elçisinin gözlerinden yaşlar boşanıyordu. Bana şöyle söyledi: “Göz ağlar, kalp hüzünlenir, dilimiz ise Rabbimizin razı olacağından başka bir kelime söylemez. Ey İbrahim, vallahi biz senin ayrılığından dolayı gerçekten pek hüzünlüyüz, pek kederliyiz.” (Beyza Bilgin, İslam’da Çocuk, s. 48-49)

İslam anlayışında her şeyde itidalli olmanın gereği vurgulanmıştır. Her konuda olduğu gibi çocuklara gösterilecek sevgi ve şefkat konusunda da orta yol takip edilmeli aşırı tutum ve davranışlarla çocuklar şımartılmamalıdır. Ana ve babaların “Aman yavrum yorulmasın, evladım üzülmesin, rahat etsin!” diyerek, çocuklarını terbiyeden ve ciddi işler üzerinde çalışmaktan uzak kalışları, aslında şefkat eseri olmayıp, bir ihanettir. (Kınalızade Ali Efendi, a.g.e. s.115). Çünkü çocuğuna duyduğu şefkat dolayısıyla çocuğun kendi vazifesi olan görev ve sorumlulukları onun yerine yapan ebeveyn çocuğunun sağlıklı bir şekilde sosyalleşmesine ve kendi ayakları üzerinde durabilme kabiliyeti kazanmasını sekteye uğratmakta dolayısıyla çocuğuna iyilik yapmak isterken aslında bilmeden kötülük yapmaktadır. En basitinden çocuğun kendi görevi olan okul çantasını taşıma veya ödevini yapma gibi sorumluluklarını, “Çocuğum zorlanmasın” düşüncesiyle anne-babaların yapması, çocuğun her şeyi ebeveynden beklemesine neden olabilmekte böylece çocuklar önemli bir değer olan “Görev ve sorumluluk bilinci kazanma” tutumuna sahip olamamakta ve gelecekte kendisini bekleyen zorlu hayat macerasına yeterince hazırlanamamaktadır. Ebeveynin çocuğuna düşkün olması onun her istediğini yapma veya hatalarını görmezden gelme sonucuna götürmemelidir. Yani çocuklara duyulan aşırı sevgi ve düşkünlük gözleri kör etmemeli ve hakikati görmeye mani olmamalıdır. Anne-babalar evlatlarına duydukları sevgi ve şefkatin bir gereği olarak gerektiğinde onların iyilikleri için onlara hayır diyebilmeli veya onların hoşuna gitmeyecek kararlar almak mecburiyetinde kalabilmelidir.

Şurası unutulmamalıdır ki; anne-babalar çocuklarının her zaman iyiliğini isterler. Evlatları kötü dahi olsa onların kılına bile zarar gelmesine asla tahammül edemezler. Çünkü ana-babalar fıtri olarak çocuklarını koruma içgüdüsüne sahiptirler hatta öyle ki evlatları uğruna gözünü kırpmadan ölüme dahi gitmeye hazırdırlar. Bıkmadan usanmadan çocuklarının isteklerini yerine getirmek için saçını süpürge etmekten kaçınmaz ve onlar için her türlü imkânları sonuna kadar seferber ederler. Ancak tüm bu gerçeklere rağmen anne-babalar çocuklarını görev ve sorumluluk bilinciyle yetiştirmeye gayret göstermeli onları kendi ayakları üzerinde durabilen ve geleceğe özgüvenle bakabilen bireyler olarak yetişmelerini sağlamalıdır.
Alim BAYHAN
 
30.07.2012

Bu haber toplam 2935 defa okundu

Haber Hakkındaki Yorumlar (2)

Tümü

Salih TEKİN Halit Hocam; Alim Hocam başyazarlığını Ayşe Ünal Aydın kardeşimize kaptırdı. Her ikisi de çok değerli ve güzel yazılar yazıyorlar. EşBaşyazarlık mı icad etsek ne yapsak? Selam ve dua ile...  04.08.2012 
Halit ARAPOĞLU Alim hocam çok hoş bir yazı olmuş...Hem akademisyen inceliği hem de dini hassasiyet gayet başarılı bir biçimde mezcedilmiş...Yazılarınızın takipçisiyiz inşallah... Bu arada yazınızda Baş yazı notu yok...Noldu sizin baş yazarlık yalan mı oldu? Olsun siz bizim gönüllerimizin Baş Yazarısınız inşallah...Saygılar... 03.08.2012 

Yorum yazabilmek için sistem girişi yapmanız gerekir.

       Benzer Haberler

Ayşe Ünal AYDIN: RAMAZAN AYI VE TERAVİH NAMAZI

Ayşe Ünal AYDIN: GÜLÜMSEYİN

Alim BAYHAN: DÜNDEN BU GÜNE DİN EĞİTİMİ VE İMAM-HATİP OKULLA

Ayşe Ünal AYDIN: YENİ NESİL TESETTÜR

Ayşe Ünal AYDIN:
"BİR AŞK HİKAY

Ayşe Ünal AYDIN:ZAMANIN ÖNEMİ VE YI

BAŞYAZI:"HİCRET" Ayşe Ünal

ANA-BABAYA İTAAT Mİ? İHSAN MI? Ayşe Ünal AYDIN

DENİZLİ’DEKİ BİR ETKİNLİĞİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ Ayşe ÜNAL AYD

ÇOCUK EĞİTİMİNDE ŞEFKAT VE SORUMLULUK DENGESİ Alim BA

KUR'ÂN TİLAVETİNDE KEMİYET Mİ? KEYFİYE

Konuk Yazar Rasül ÇÖVÜT: YENİ EĞİTİM SİSTEMİNDE İMAMHATİP OR

"DENİZLİ '4+4+4'E HAZIR" TOPLAN

NASIL BİR UMRE?... Ayşe Ünal AY

GÜLLERİN EFENDİSİ A. Ünal AYDIN

"GÜLLERİN EFENDİSİ":EFENDİMİZİN HAYATI SETİ TAMAMLAND

DENİZLİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ AÇILDI

Konuk Yazar Dr.Müh.Haluk Günerman: "JAPONLAR HAKKINDA İKİ TE

SUEDA NUR TEKİN'DEN BİR HİKAYE: "ZEYNEP ile MERYEM

Başyazı: YILBAŞINDA NOEL BABA BEKLEYEN ÇOCUKLARIMIZ

Konuk Yazar: A. Cüneyt TEKİN: ŞEB-İ ARUS KAVUŞMA GECESİ

ÖMÜRLERİ RAMAZAN OLANLARIN AHİRETTEKİ BAYRAMLARI MÜBAREK

HATA VE SEVABIMIZLA

AHMET ŞİŞMAN HAKK'A YÜRÜDÜ.

Başyazı: "İSTANBUL’UN FETHİNDEN GÖNÜLLER FETHİNE"

"Din Eğitiminde Müslüman, Öz Vatanında Parya! ÖYLE Mİ?!!

Başyazı: "İSLAM’DA ÇALIŞMANIN EHEMMİYETİ"

Başyazı: “KUTLU DOĞUM HAFTASI”: HZ. PEYGAMBER SEVGİS

Başyazı: BİLGİSAYAR EĞİTİM İÇİN BİR FIRSAT MI? YOKSA TEHL

Başyazı: ÇOCUKLAR İÇİN DİN EĞİTİMİNİN LÜZUMU

 

 

Yeni Sayfa 1

   
   
E-Posta:
Şifre:
Beni Hatırla

Kaydol

Şifrem?

 

   Site İstatistikleri

   
  Bugünkü sayaç: 60
  Toplam sayaç: 1.182.493
  Toplam Doküman: 1063
  Üye Sayısı: 10097
   



Yeni Sayfa 1

duaistiyoruz@dinalemi.net

Tasarım-Hosting: Spark Bilişim